ZİRAAT BANKASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI
MUHARREM KARSLI
HATAY İŞ ADAMLARI VE BÜROKRATLARI DERNEĞİ YÜKSEK İSTİŞARE KURUL ÜYESİ
Sayın Karslı, öncelikle kısaca kendinizi tanıtabilir misiniz?
1938 yılında İzmit’te doğdum. ilk – Orta, Lise öğrenimimi İzmit’te tamamladım. 1959 yılında İ.Ü. iktisat Fakültesini bitirdim. Aynı Fakültede daha sonra Yüksek Lisans yaptım.
1965 yılında Müfettiş Yardımcısı olarak İş Bankası’na girdim. Dokuz yıl müfettişlik yaptıktan sonra 1974’da Banka Menkul Kıymetler Merkezini kurdum, onbir yıl yöneticiliğini yaptım. Müfettişlik yıllarımda bir yıI İngiltere’de, bir yıl da Fransa’da burslu olarak araştırma yaptım, önce kredi kartlarını inceledim, fakat henüz internet olmadığı için kullanıma girmesi birkaç yıI sonraya kaldı. Diğer araştırma konularım arasında bankamatikler (ATM) vardı, onlar hemen kullanıma girdi. Bankamatikler ilk yıllarda internet ile çalışmıyordu.
1985 yılnda Turgut ÖZAL tarafından İstanbul Borsası’nı kurmakla görevlendirildim ve beş yıl Başkanlığını yaptım.
1990’da görevim sona erince kendi borsa şirketimi kurdum, on yıl çalıştırdım. 2001 yılında şirketi SANKO HOLDiNG’e devrettim, kısa bir süre sonra AK Parti’nin kuruluşu için göreve çağrıldım. Kurucu sıfatıyla ilk seçimlerde Meclis’e girdim ve beş yıI görev yaptım. Bu beş yıI içinde iki buçuk yıI Türkiye Avrupa Birligi Karma Parlamento Komisyon Üyeliği, iki buçuk yıI da Nato Parlamenter Asamblesi Üyeliği yaptım.
Milletvekilliğinden ayrıldıktan sonra bir süre sağlık sorunlarımla ugraştım, iyileşince Ziraat Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na atandım, yedi yıldır buradayım.
Yayımlanmış eserlerimin en önemlileri SERMAYE PiYASASI – BORSA – MENKUL KIYMETLER adlı kitabımdır.
Borsa’nın kuruluş öyküsünü anlatır mısınız?
Rahmetli Turgut ÖZAL bankerlerin eline kalmış olan menkul kıymetler piyasasını borsayı kurarak düzene sokmak istediğinde, kimsenin güvenmediği bankerlik kuruluşlarının personeli dışında bu işten anlayan kimse yoktu. Borsa gibi çalışan İş Bankası Menkul Kıymetler Merkezini kurup on bir yıl çalıştıran kişi olarak ben hemen hemen tek adaydım. Göreve gelişim İş Bankası’nın o zamanki Genel Müdürü Sn. Burhan KARAGÖZ’ün, sınıf arkadaşı olan ve bu konuyla görevli Sn. Kaya ERDEM’e tavsiyesiyle gerçekleşti. Her ikisi de çok saygı duyduğum kişilerdir.
Borsaya bina bulmakta çok zorluk çektik, çünkü paramız yoktu. Sonunda Cağaloğlu’ndaki eski Emniyet Sandığı binasının Üst katını Ziraat Bankası’ndan ödünç aldık ve Borsa’yı kurduk. Bütün bütçemiz üyelige kabul paralarıyla oluşuyordu. Daha sonra bütçemiz güçlenince Karaköy’de ikinci binamızı kiraladık. Borsayı kurmak için devlet bütçesinden bir kuruş almadık.
Borsa Başkanlığımda beş yıl hep bürokrasiyle mücadele ettim. Özellikle de o günlerin Sermaye Piyasası Kurulu, kurumsal hayatımda borsa ve hisse senedi görmemiş, fakat her şeyin en iyisini bilen kimselerden oluşuyordu. Tabiri caizse Borsayı kavga, dövüş kurduk. Yalnız Sayın Kaya ERDEM’in destegini hiç unutamam.
AK Parti Kuruluş Üyeliği ve siyasete katılma kararını nasıl verdiniz?
Bunda kendi kararımdan ziyade Belediye Başkanlığı döneminden tanıştığımız Sn. Recep Tayyip ERDOĞAN’ın isteği etkili oldu. Böyle bir isteği kabul etmemezlik edemezdim. Zaten o sıralarda şirketimi de yeni satmıştım, boştum.
Türkiye’de yatırımların önündeki en büyük engel nedir?
Bunun klasik ile ve en doğru cevabı “bürokrasi”dir. Bugün Türkiye’de hala uçak sanayini kurmaya çalışıyorsak, bunun sorumlusu elli yıI önce uçak yapmaya kalkanlara her türlü zorluğu çıkarmamızdır. Ben bu olguyu bizzat yaşamış biriyim.
Tasarruf açığı hakkında neler söylemek istersiniz?
Türkiye’de milli gelir ve tasarruflar sürekli büyüyor fakat tasarruf açığı bir türlü kapanmıyor. Bunun sebebi, büyüyen tasarrufların daha hızlı büyüyen yatırımları bir türlü yakalayamamasıdır. Birinci Boğaz Köprüsünü otuz yıl lafını, ederek ancak yaptık. Birinci köprü ile müteakip köprüler arasındaki zaman farkı gittikçe küçülüyor ve yatırımlar sürekli çeşitleniyor, hacimleri de büyüyor. Daha otuz kırk yıI Türkiye’de tasarruflar yatırımları yakalayamaz.
Önümüzdeki dönemler için yatırımcılara ne gibi önerilerde bulunabilirsiniz?
Büyük ölçekli yatırımların sermaye açığını halktan sağlamak üzere halka ve borsaya açılmaları gereklidir. Tasarruf açığımızın sebeplerinden biri de küçük tasarrufların önemli bir kısmının finans kesimine intikal etmemesidir. Bunun bir sebebi borsanın ilk kurulduğu yıllarda, Almanya’da çalışan işçilerin işçi şirketleri kurularak yatırınların yönlendirilmesinde başarısız olunmasıdır. Halka arz olayının da devletçe teşvik edilmesi, halka açık şirket kuranlara da devletin subvansiyonlarla, dogrudan iştirak ve benzer yollarla destek verilmesi yararlı olur. Kobilere zaten devlet önemli destekler veriyor.
HATİAB Genel Başkanı Sayın İbrahim Güder’in “Yerli Otomobil Kesinlikle Hatay’da Üretilmeli” şeklinde kamuoyunda da ses getiren açıklamaları var. HATİAB Yönetim Kurulu üyesi olarak sizin bu konuda ki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?
Otomobil Sanayii Bursa ve istanbul çevresinde yoğunlaşmıştır. Diğer sanayi kolları gibi sanayileşmeye elverişli yerlerde de otomotiv sanayii kurulabilir. Bursa ve Kocaeli’nde ki gibi otomotiv sanayii kurumları, HATİAB Başkanı Sayın İbrahim Güder’in söylediği gibi Hatay’da da kurulabilir. Hatay’ın otomotiv üretimi için doğru bir adres olacağını düşünüyorum.
HATiAB’ın çalışmalarını nasıl buluyorsunuz?
HATİAB çok az ilimizde benzeri olmayan önemli bir Sivil Toplum kuruluşudur. HATİAB bir çok sivil toplum örgütülerine örnek başarılı çalışmaları ile dikkat çeken ciddi bir STK’dır. Çalışmalarına fırsat buldukça katılmaya çalışıyorum. HATİAB’ın diğer illerimize de örnek olacak faaliyetleri var.
Hatay yemeklerini nasıl buluyorsunuz?
Hatay’a ne zaman gelsem kilo alıp dönuyorum, onun için şikayetçiyim.
Dün İtalya’dan geldim. İtalyan yemekleri çok tanınmıştır çünkü İtalyanlar dünyada çok dağılmış bir millettir. Aslında yemekleri on para etmez. Pizzanın da, makarnanın da en iyisini Türkiye’de yemişimdir. Hatay mutfağı bir dışarıya açılsa, en lokantacı ulus olan İtalyanlara, Yunanlılara ve Lübnanlılara taş çıkartır.
Efendim son olarak Varlık fonu nedir, bu konuda bilgi verebilir misiniz?
Varlık Fonu bir yatırım fonudur. iki çeşidi vardır:
1- ) Parası bol olup yatırım yeri arayan ülkeler, devletler ve kurumlar yatırımlarını kurumsal bir mekanizma ile yapmak ve yönlendirmek amacıyla varlık fonları kurarlar. Bu fonların uzman yönetimleri risk dağıtımı esasına göre dünyanın her tarafından tahvil hisse senedi yatırımı yaparlar. Borsanın ilk yıllarından hatırlarım, Birleşmiş Milletler Varlık Fonu İMKB’den hisse senetleri satın almak istediğinde hepimiz hayret etmiştik.
2-) Bunun tam tersi, yeterli bütçe geliri olmayan, büyük çapta tasarruf açığı olan, ama hızlı kalkınma amacıyla varlığından fazla yatırım yapmak zorunda olan ülkeler para ile değil sabit varlıklarla varlık fonları kurarlar. Bunun en tipik örneği Türkiye’dir.
Bu tip varlık fonları varlık portföyüne, biz de olduğu gibi, büyük ticari iktisadi kurumların “mülkiyeti” teminat olarak konulur. Bu teminat karşılığında yurt içinden ve yurt dışından fon ve kaynak sağlanir.
Demek oluyor ki, birinci tip varlık fonları, parası olan ama yatırım yeri arayan ve portföyüne menkul kıymet veya şirketlerden büyük ortaklık hissesi alan, daha ziyade “yatırım fonu” benzeri fonlardır.
İkinci grup ise, kaynak sağlamaya yönelik, bazıları bu fonksiyonu menkul kıymet ihracı yoluyla yaparlar. Biz de kurulan Varlık Fonu bugünkü haliyle daha ziyade “Sabit varlık teminatı karşılığı kaynak yaratma “fonudur.