Hatay’ın Kırıkhan ilçesi tarımsal ürünleriyle ünlüdür. Kendi adıyla anılan Kırıkhan Kavunu, Kırıkhan Havucu ve Kırıkhan Delibekirli Köyü Kara Mehmet Narı gibi tadı, kokusu, lezzeti, görünümü ile damaklarda unutulmaz tatlar bırakır.
Bereketli Amik Ovası topraklarında yetiştirilen ve yurt içi, yurt dışı satışı yapılan ürünler arasında en tanınanı Kırıkhan Kavunudur.
Yılda iki – üç ürün veren Amik Ovası’nın tarlalarında ikinci ürün olarak ekilen Kavun Değişen iklim koşulları, mevsimsel değişimler pazarlama yöntemlerinin gelişmesi katma değer getirecek tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi için ciddi çalışmalar yapılıyor.
Hatay, tarımı ile ayakta duran bir bölgedir. Dolayısıyla çiftçilik bölge halkı için çok önemli bir faaliyet alanıdır. Yaz mevsiminin gelmesi ile yıl boyunca emek harcayan çiftçiler, emeklerinin karşılığını toplamaya başlar. Büyük bir hareketlilik, bir koşuşturmaca oluşur. Yetiştirilen Ürün değeriyle satılırsa ne âlâ. Çiftçilik bir nevi kumar oynamaya benzer: Hangi ürünün para kazandıracağını daha önce kestirmek çok zordur. Bir an gelişen bir olay, çiftçiyi zengin de edebilir, tüm emeklerinin boşa gitmesine neden de olabilir. Nitekim kavun tarlasına gittiğimizde karşılaştığımız manzara, bu yıl çiftçinin halinin pek iç açıcı olmadığını gösteriyordu. Çiftçi, zincirleme bir talihsizlik serüveni geçirdi bu yıl. Mazot, gübre fiyatlarının artması, kuraklık derken en son Rusya’nın ithalatı durdurma kararı, bardağı taşıran son damla oldu. Tarım ilaçlarının aşırı kullanımı gerekçesiyle tabiri caizse, kasadaki bir çürük elma tüm kasayı çürüttü. Kurunun yanında yanan yaş gibi, bu olayın faturası tüm çiftçilere mal edileli. Gidip gördüğümüz manzara karşısında çaresiz oluşumuz bize bu yazıyı yazdıran baş etkendir. Yıl boyunca çalışarak bize çeşit çeşit lezzetler sunan çiftçilere, bu zor zamanlarında manen de olsa destek olmak bir vefadır. Zaten tarım girdileri ile perişan olan çiftinin yanında olmak ve tarım ürünlerimizin, Rusya’nın ettiği muameleyi hak etmediğinin altını çizmek istiyorum. Dünyanın hiçbir toprağında bu kadar lezzetli ve kaliteli sebzeler yoktur, buna inanıyorum.
Atasözlerimiz, binlerce yıllık Anadolu geçmişimizden süzülüp günümüze kadar gelirken, geçirdiği evreleri bilmek mümkün değildir. Ama öyle anlamlı sözler vardır ki, insanın şapka çıkartası gelir. Hani bir insanın kişiliği veya karakteri ile ilgili derler; “Kavun değil ki koklayayım.” Öyle ya, iyi kavun kokusundan anlaşılır. İyi bir kavun yetiştirmek ise, tıpkı insan yetiştirmek gibi uzun, zahmetli ve emek isteyen bir iştir.
Uzun yıllar önce Haydar Karataş, bu bölgede yetiştirdiği kavunlara etiket vurarak “Kırıkhan Kavunu” namıyla İstanbul’un lüks semtlerinde pazarlarken, bugün dünyanın birçok bölgesine ihraç edilen, rengi, tadı, dayanıklılığı ve kokusu ile de meşhur olan Kırıkhan Kavunu markasının sanırım ilk müteşebbisi olmuştur. Yaşımız gereği, o dönemleri hatırlamadığımız gibi, nerede, nasıl yetiştirdiği konusunda da sağlıklı bir bilgi edinemedik.
Son yıllarda, özellikle 70’li yıllardan sonra hızla gelişen tarımsal ürünlerin başında yer alan Kavun, bereketli Amik Ovası topraklarına gelip yerleşen Kilisli tarım işçi ve çiftçilerinin uzun soluklu emeği ile hibrit tohum üreticilerinin piyasaya sürüp denediği ve en olumlu sonucu aldığı birkaç cins kavunun, Kırıkhan kavunu namıyla anılmasına zaman zaman çok para kazandıran, zaman zaman da batıran bir meyvedir. Kırkağaç cinsi, yaz ve kış aylarında yetiştirilip, uzun süreli saklanabilecek bir meyve iken, gelişen bilim ve insanoğlunun lezzet tutkusu nedeniyle yeni türler, cinsler, büyüklük ve koku farklılıkları olan türler ortaya çıkmış. Ananas, Galia gibi kavun türleri yetiştirilerek her yıl bu bölgeden başta Rusya ve diğer Avrupa ülkeleri olmak üzere, Ortadoğu ülkelerine ihraç edilmektedir.
Kavun’un anavatanı ile ilgili pek çok rivayet vardır. Van yöresine özgü bir kavun türü olan Kandalup (Cep Kavunu) cinsi kavun üzerinde çalışan Rus araştırmacı Zhukovski’ye göre dünyadaki birçok kavun türünün anavatanı Anadolu’dur. Urartu uygarlığının anavatanı olan Van yöresinde yetişen ilk kavun, yüzyıllar sonra soframıza altın tabakta sunulmuş, Türkler tarafından rakı sofralarına beyaz peynirle birlikte meze olmuş. Kimilerine göre kavunun yararlarını anlatmak için kitaplar dolusu yazmak gerekir, kimilerine göre ise çiftçisine daha çok tarımsal destek vermek gerekir.
1980’li yıllarda dönemin Belediye Başkanı Mehmet Sakman zamanında kavun festivali düzenlenmiş, bölgede yetiştirilen kavunlar yarıştırılarak, en iyi kavun yetiştiren çiftçiler ödüllendirilerek teşvik edilmiştir. 2006 yılından itibaren Kırıkhan’da özellikle Türk askerinin Kırıkhan’a girişinin yıldönümü olan 6 Temmuz tarihinde, yeniden kavun tanıtımına ağırlık verilmeye ve çiftçiler yarıştırılarak desteklenmeye başlanmıştır.
Hatay için önemli ihraç kalemleri arasında bulunan turunçgiller ve havuç dışında kavun da kendine önemli bir yer edinmiştir. Kavun, hızlı tüketilmesi gereken bir meyve olduğu için pazarlama konusunda sıkıntı yaşanmaması gerekir. Zaman zaman Rusya’nın ithalatı durdurması ile çiftçi, kavunun farklı şekillerde değerlendirme yöntemleri de olmadığı için zor duruma düşüyor. Domates, üzüm gibi farklı şekillerde değerlendirilemeyen kavun, ya satılacak ya da çöpe atılacaktır. Hâlbuki çiftçi onu bu hale getirene kadar ne zahmetler çekiyor.
İlginizi Çekebilir
YENİ KARİYER YOLU: GİRİŞİMCİLİK
Son yıllarda, girişimcilik ve inovasyon kavramlarının giderek artan bir şekilde popüler olduğuna ve artan sayıda …