Ana Sayfa / Dergide Bu Ay / HALİL YILMAZ – DANIŞTAY BAŞSAVCISI

HALİL YILMAZ – DANIŞTAY BAŞSAVCISI

Sayın Yılmaz, okuyucularımız için kendinizi tanıtır mısınız?
04.05.1953 tarihinde İskenderun’da doğdum. İskenderun’da 1964 yılında İnönü İlkokulunu bitirdikten sonra, ortaokulu İskenderun’da o zamanki adıyla Erkek Sanat Enstitüsünde okudum. Daha sonra girdiğim İskenderun Lisesinin Fen Bölümünü bitirdim. 1970 yılı Haziran Ayında girdiğim üniversite giriş sınavlarında aldığım puanla Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine girerek 1974 yılında Bu fakültenin İktisat ve Maliye Bölümünden mezun oldum.
18 aylık yedek subaylık görevini takiben, İçişleri Bakanlığınca açılan yazılı ve sözlü sınavları kazanarak 1977 yılında Hatay Valiliği Kaymakam Adayı (o zamanki adı maiyet memuru) olarak göreve başladım. Tek hedefim Kaymakamlık olduğu için zaten başka hiçbir sınava girmemiştim.
Şubat 1980 – Aralık 1990 tarihleri arasında, sırasıyla Yozgat-Çekerek, Diyarbakır-Çüngüş, Mardin-Nusaybin, Adana-Yumurtalık, Ordu-Fatsa Kaymakamlıkları,
1990-2002 tarihleri arasında İçişleri Bakanlığı Mülkiye Müfettişliği, bu görev sırasında bir buçuk yıl TBMM de araştırma ve soruşturma komisyonları raportörlüğü,
29/01/2002-18/04/2003 tarihleri arasında Türkiye Kızılay Derneği Teftiş Kurulu Başkanlığı,
Nisan 2003-Ocak 2004 tarihleri arasında tekrar Mülkiye Başmüfettişliği,
2004 yılının Ocak ayından Ağustos ayına kadar Bakanlar Kurulu Kararıyla Türkiye Kızılay Derneği Denetçiler Kurulu Üyeliği,
Ocak 2004 – Haziran 2005 tarihleri arasında YÖK Denetleme Kurulu Üyeliği,
Haziran 2005 – Mart 2006 tarihleri arasında Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü,
Mart 2006 tarihinde tekrar Mülkiye Başmüfettişliği ve müteakiben 15.10.2006 tarihinde başladığım Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığı,
Görevlerini yaptıktan sonra;
14.12.2007 tarihinde vekaleten, 29.01.2009 tarihinde ise asaleten atandığım Teftiş Kurulu Başkanlığı görevini, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından Danıştay üyeliği görevine seçildiğim 04.03.2011 tarihine kadar sürdürdüm.
İçişleri Bakanlığında görev yaptığım sürede, Temmuz 1988 – Temmuz 1989 tarihleri arasında 1 yıl süreyle; Mayıs 2001-Kasım 2001 tarihleri arasında 6 ay süreyle İngiltere’de görevlendirildim.
Danıştay üyesi olarak bir yıl süreyle 2. dairede, Dört yıl süreyle de 12. dairede görev yaptıktan sonra, 10 Mart 2016 tarihinde sonuçlanan seçimde, Danıştay Genel Kurulunca Danıştay Başsavcılığına seçildim. Halen bu görevim devam etmektedir.

Siz kaymakamlıktan Danıştay Başsavcılığına devletin bir çok üst düzey görevlerinde bulundunuz. Sizin için her görev kutsaldır ama en çok severek yaptığınız göreviniz hangisi idi?
Şüphesiz her görevin çok güzel tarafları, çok zevkli yönleri, yorucu ve yıpratıcı boyutları vardır. Kamuya hizmet vesilesi olan tüm görevler de kutsaldır. Bu görevlerin kapsamları, yerine getirilme şekilleri, bu hizmetlerden yararlanan kitlelerin kimler olduğu gibi yönlerden birçok farklılıklar gösterirler.
Bazı kimseler masa başında oturup proje üretmeyi, inceleme araştırma yapmayı severken, bazıları da insanlarla yüzyüze muhatap olarak onlarla iletişim içinde çalışmayı ve problemlerine çözüm üretmeyi tercih edebilir. Bunun kişisel yapı ile ilgili bir husus olduğunu düşünüyorum.
Bu çerçevede yaptığım görevleri değerlendirdiğimde, en çok kaymakamlık görevini severek yaptığımı söyleyebilirim. Kaymakamlık görevini yaparken ilçede, kamu kuruluşları ve görevlileriyle, sivil toplum örgütleriyle, kişilerle, esnaf ve iş adamlarıyla, spor kulüpleriyle ve aklınıza gelen tüm kesimlerle işbirliği yapma imkanı vardır. İhtiyaçları tespit edip, bu diyalogları kullanarak çözüm üretmek artık kişisel çaba ve yetenek meselesidir.
Çalışma programınız çok büyük ölçüde kendi kontrolünüzdedir. Kırsal kesimde tarımsal gelişme konusunda potansiyeli harekete geçirecek çalışmalar yapabilme imkanı olduğu gibi, merkezde işsiz insanları kalifiye eleman haline getirerek işsizliğin önlenmesine katkı sağlamak mümkündür. Bu çalışma alanlarının sınırı yoktur. İhtiyaçlara ve imkanlara göre genişletebilirsiniz.
Toplum kalkınmasına katkı için kaymakam hangi yolları denemez ki. Gerektiğinde il özel idaresi bütçesinden verilen ödenekle daha fazla iş yapmak için gecesini gündüzüne katarak bazı inşaatları ihalesiz kendisi yapar. Bazen kamu kurumlarının atıl kalmış kaynaklarını kullanarak yeni işler ve hizmetler üretir. Kimi zaman kendini ifade edemeyen kimseye ulaşamayan, bacası tütmeyen fakir ve yoksulları tesbit ederek kışın üşümekten kurtarır. Kimi zaman da bayramda yeni giysi alınamadığı için mahzun kalan çocukların yardımına koşarak onları sevindirir.
Kamu görevleri esasen topluma fayda sağlama amacı için vardır. Müfettişlikte yanlışlıkları düzeltme, yolsuzlukları ortaya çıkarma gibi büyük faydalar var. Hakimlikte, önünüze gelen dosya ile ilgili en isabetli kararı vermenin mutluluğu, tatmini ve faydası var. Ancak her ikisinde de önünüze gelen dosyaya bakıyorsunuz. Kendiniz dosya oluşturamıyorsunuz. Kaymakamlıktaki gibi insanlara dokunduğunuzu, mutlu ettiğinizi hissedemiyorsunuz. İnsanların gözünün içinin güldüğünü görmek en çok kaymakamlık mesleğinde mümkün oluyor.

Okuyucularımız için Danıştay hakkında bilgi verir misiniz? Görev ve yetkileri nelerdir?
Sultan Abdülaziz’in, Danıştayın, o zamanki ismi ile Şurayı Devletin açılışını yaptığı 10 Mayıs 1868 tarihinden bu yana 149 yıl geçti.
İstanbulda, Babıalide, Hükümet dairelerinin bulunduğu binada kurulan Şurayı Devlet, son Osmanlı hükümetinin istifa ettiği 4 Kasım 1922 tarihine kadar buradaki faaliyetini sürdürmüştür.
Kurtuluş savaşı sonrası Şurayı Devlet, Cumhuriyetin Başkenti Ankara’da 6 Temmuz 1927 tarihinde fiilen faaliyete geçmiştir.
Bu yıl 149. Kuruluş Yıl dönümünü kutlayacağımız Danıştay, hukuk devleti ilkesinin yaşama geçirilmesi, idare hukuku, vergi hukuku, memur hukuku ve idari yargılama usulu hukukunun gelişmesi için üstün gayret sarf etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile görevlendirilmiş olan Danıştay, bir Yüksek İdare Mahkemesi ve aynı zamanda danışma ve inceleme görevini de yerine getiren anayasal bir organdır.
İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunu açık tutan Anayasa hükmü gereği Danıştay; İdare mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir idari yargı merciine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme merciidir.
Öte yandan Danıştay, kanun ile belirlenmiş bazı uyuşmazlıklara ise ilk ve son derece mahkemesi olarak bakmaktadır.
Danıştayın yönetimi ve temsili Danıştay Başkanlığına ait olup; meslek mensupları olan Danıştay Başkanı, Danıştay Başsavcısı, başkanvekilleri, daire başkanları ve üyeler yüksek mahkeme hakimleri olarak Anayasa ve kanunların kendilerine sağladığı teminat altında görev yapmaktadırlar.
Danıştayda, biri idari daire, ondördü dava dairesi olmak üzere toplam 15 daire görev yapmaktadır.
Kurulduğu ilk yıllarda danışma ve inceleme fonksiyonu ön planda olan Danıştayın sonraki yıllarda yargılama fonksiyonu ve temyiz mahkemesi olma vasfı asıl faaliyeti haline gelmiş buna bağlı olarak da iş yükünün çoğunluğunu uyuşmazlık dosyaları oluşturmuştur.
1982 yılında Bölge İdare, İdare ve Vergi Mahkemelerinin kurulup faaliyete geçmesi ile birlikte idari yargı teşkilatı genişlemiş, Danıştayın yanında ilk derece mahkemesi olarak idare ve vergi mahkemeleri pek çok ilde faaliyete geçmiştir.
İdare mahkemelerinin yurt düzeyinde örgütlenerek genişlemesi, idare edilenlerin hak arama özgürlüklerini daha kolay ve ulaşılabilir şekilde kullanmalarını sağlamış, idarenin yargısal denetiminin etkinliği artırılmıştır.
Yargı hizmetinin daha etkin ve verimli hale getirilmesi; uyuşmazlık dosyalarının makul süre zarfında sonuçlandırılması için yargı teşkilatında yasal ve yapısal değişiklikler yapılmaya devam edilmektedir.
Bölge idare mahkemelerinin görev alanının genişletilmesi suretiyle, Danıştayın temyiz incelemesine tabi olan pek çok uyuşmazlığın istinaf incelemesi yolu ile bölge idare mahkemeleri bünyesinde oluşturulan dairelerde sonuçlandırılması pozitif hukukumuzun içerisinde yerini almış bulunmaktadır.
10/03/2016 tarihinden bu yana yürütmekte olduğum Danıştay Başsavcılığımızın görevleri ile ilgili olarak kısaca bilgi verecek olursak:
Danıştay’da savcılık kurumu, ilk kez, “müddeiumumilik” adı altında 1925 yılında 669 sayılı Şûrayı Devlet Kanunu ile getirilmiştir. Daha sonra 1946 yılında kabul edilen 4904 sayılı Danıştay Kanunu ile kurumun adı, “kanunsözcülüğü” ile değiştirilmiştir.
1961 Anayasası döneminde çıkarılan 521 sayılı Danıştay Kanunu’nda da “kanunsözcüsü” ifadesine yer verilmiştir.
2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 20/01/1982 tarihinden sonra, Kanun Koyucu, Başkanunsözcülüğü unvanı yerine Başsavcılık unvanını kullanmayı tercih etmiştir.
Danıştay Başsavcılığı bünyesinde görev yapan savcılar, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Danıştayda görülen dava dosyalarından Başsavcının uygun göreceği görev ayrımına göre kendilerine havale olunanları Başsavcı adına incelemekte ve esas hakkındaki düşüncelerini, gerekçeli ve yazılı olarak vermektedirler.
Kanun yararına temyiz talepleri Danıştay Başsavcılığına hitaben yazılmış dilekçe ile istenebilmektedir.
İdare ve vergi mahkemeleri ile bölge idare mahkemelerinin kesin olarak verdiği kararlar ile istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcılığımız tarafından kanun yararına temyiz edilebilmektedir.
Öte yandan Başsavcılığımız; adli, idari ve askeri bir yargı merciileri arasında ortaya çıkan görev uyuşmazlıklarının giderilmesi bağlamında görev konusunun Uyuşmazlık Mahkemesinden incelenmesini isteyebilmektedir.

Hatay’ın kalkınması ve tanıtımı hakkında düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Bu konuda sizce daha fazla neler yapılabilir?
Hatay ilimiz dünyanın en güzel coğrafyalarından birine sahip. Çoğu zaman aynı gün içinde dört mevsimi yaşayabileceğimiz iklime sahibiz. Yazın bunaltıcı sıcağında serinleme ihtiyacı duyduğumuzda yaylalarının mesafesi Hatay’dakiler kadar yakın başka bir il bulunmamaktadır. Ulaşımın her türlüsü mevcuttur. Otoyolun İskenderun’dan sonra devam ettirilmesi, Amanos tünelinin hayata geçirilmesi kalkınmaya hız kazandıracaktır. Demiryollarının Amik ovasına kadar devam ettirilerek uzun vadede komşu ülkelere bu bölgeden de demiryolu bağlantısının ön hazırlığının gerçekleştirilmesi yararlı olacaktır.
Suriye’deki problemler bittiğinde, Hatay’ın Balkanlardan Körfez ülkelerine kadar büyük bir coğrafyanın en önemli merkezlerinden biri olacağını hayal etmek zor değil.
Kalkınma ve tanıtımın birlikte yürütülmesi gereken kavramlar olduğunu düşünüyorum. Belki birbirine katkısı da olmaktadır bu olguların. Öte yandan kalkınmanın bir çok boyutunun olduğunu da kabul etmek gerekiyor.
Sanayileşirken çevre kirliliğine de sebep olmamak, hava kirliliğini önleyici tedbir almak ve bunları uygulamak, işsizlere iş bulmaya çalışırken soluduğumuz havayı solunamaz hale getirmemek dengeli kalkınmanın olmazsa olmazlarındandır kanaatimce. Şehirlerimizdeki çarpık yapılaşmaları önlemek, kültürel miras niteliğindeki mimari eserleri korumak ve yaşatmak da kalkınmanın başka bir boyutudur.
Şehirlerin içme ve kullanma suyu, kanalizasyon, doğalgaz ve benzeri alt yapısının fenni şartlara uygun, medeni ölçülerde tamamlanması da kalkınmanın önemli unsurlarındandır.
Şehirlerimizin çevresinde yeşillikleri katleden, ormanların tahrip edilmesine yol açan taş ocaklarının da daha uygun yerlerde açılması mümkündür. Ruhsat verilirken birileri için daha kolay ve karlı kazanç sağlandığı izlenimi vermekten çok, çevreye verilen önemin ön plana alındığı taş ocaklarını görmek vatandaş olarak hakkımız olsa gerektir.
İlimizin kalkınmasının en etkili, ancak uzun vadeli yollarından biri de eğitimdir. İnsan yetiştirmek, bu yetişen insanları etkili kamu görevlerinde görmek, yetişen insanlara sahip çıkarak ilimiz, dolayısıyla ülkemiz için çalışacak ekibi kuvvetlendirmek hepimizin başlıca görevi olmalı. Geleceğimizi yeni yetiştireceğimiz, iyi eğitim almış nesillere devretmeliyiz.
Yukarıda belirttiğim hususlarda ve benzeri konularda daha yapılacak çok işimiz olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim.

HATİAB üyesi olarak derneğin çalışmaları hakkında neler düşünüyorsunuz?
Hatay İş Adamları ve Bürokratlar Derneği İstanbul’da büyük bir boşluğu doldurmuş bulunuyor. Verilen öğrenci burslarını çok önemsiyorum. Hemşehri iş adamları ve bürokratların bir araya getirilmesi, tanıştırılması, gerektiğinde güç birliği yapılması önemli bir husus. Demokratik toplum olmanın da önemli bir unsuru. Yapılan çalışmaları ve başarıları memnuniyetle izliyorum. Başta Dernek Başkanımız İbrahim GÜDER Bey olmak üzere yönetim kurulu üyelerine ve katkısı bulunan tüm hemşehrilerimize başarılar diliyor, sevgi ve saygılar sunuyorum.

İlginizi Çekebilir

YENİ KARİYER YOLU: GİRİŞİMCİLİK

Son yıllarda, girişimcilik ve inovasyon kavramlarının giderek artan bir şekilde popüler olduğuna ve artan sayıda …

Bir cevap yazın

Watch Dragon ball super